Karsın Solan Rengi: MalakanlarErkan Karagöz |
Fading beliefs by the people of Kars about: Molokansby Erkan Karagöz |
2004 yılı Malakanların
Türkiye'deki evlerinden kopuşlarının kırk ikinci yılı. |
|
Bundan 42 yıl önce 1962'de
son Malakan kafilesi hüzünlü ve buruk bir biçimde
ayrıldı bu topraklardan. |
|
Giderken yeniden dönüp gelmenin hayalini kuruyorlardı. Gerek 1921'de ki ilk göçle gidenler, gerekse 1962 deki ikinci guruptakiler tekrar döneceklerine dair söz vererek; doğdukları, doğurdukları, ürettikleri toprakları, sevinçlerini üzüntülerini paylaştıkları hemşehrilerini bırakarak gitmişlerdi. Dönen olmadı. | |
Ne yazık ki bugün bırakın Türkiye kamuoyunu, anneleri babaları onlarla komşuluk etmiş insanlar bile onlar hakkında çok az biliyor. Bilinenler de unutuluyor git gide . | |
Bir zamanlar Kars-Erzurum
çevresinde önemli oranlarda nüfusa sahip olan
Malakanlardan geriye, bir kaç birey dışında kimse
kalmamıştır. |
|
Rusya'nın değişik yörelerinden gelen Malakanlar,bu bölge halkları için çok ileri tarım ve ziraat tekniklerini de getirmiş ve öğretmişlerdir. Örneğin tarımda Patates,ayçiçeği,lahana ekimi;kaşar, gravyer ve diğer peynir çeşitlerinin yapımı, arıcılık, değirmencilik, değirmenlerden elektrik üretme ve ölü hayvanlardan sabun elde etme tekniğinin öğretilmesi gibi. | |
Onlarca teknik yenilik yanında toplumsal yaşamda da sahip oldukları engin hoşgörü ve barış duygusunu da yöre halkı içerisinde yaygınlaştıran bu halk hakkında bildiklerimiz hep sınırlı kalmış,Türkiye'de yaşayan Malakanlar konusunda doğru dürüst bir sosyolojik araştırma yapılmamıştır. Prof. O Türkdoğan'ın bu konudaki saha araştırması,doktora tezi ve bir de önemli tanıklıklarda bulunan Kâzım KARABEKİR in anlattıkları dışında pek bir şey yoktur. | |
Paylaşımcılıkları,barışseverlikleri ile dikkati çeken Malakan halkı hakkında bir takım bilgiler vermenin , geç de olsa bu iyi yürekli barışsever halkı tanımak açısından bir yararı olur diye düşünüyorum. | |
Malakan tarihine kısa bir bakış | |
Bu gün Malakanların,
büyük çoğunluğu eski Sovyet topraklarında olmak
üzere, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avustralya,
Yeni
Zellanda'da yaşadıkları bilinmektedir. Kimdir Malakanlar? |
|
Türkiye'de halk arasında Malakanlar olarak adlandırılan bu topluluğun orijinal adı "Molokan"dır. Rusça süt anlamına gelen "moloko" sözcüğünden türetilmiş olan bu adlandırma bir ırka değil, bir Hıristiyan tarikatına karşılık gelmektedir. | |
Malakanlar ve Malakanizm hakkında görüşleri ve çalışmaları olan O.Türkdoğan; "Molokanizm, Hıristiyan ve Yahudi inanç sistemlerinin sentezi gibidir." dedikten sonra "Malakanları Hıristiyan veya Yahudi olarak kabul etmenin güçlüğü karşısındayız"(1) demektedir. Malakanlar konusunda Pauline V.Young'un görüşüne göre de "Molokanlar veya (süt içenler) büyük ayrılıktan sonra Büyük perhiz(lent) süresince sütü kullanmakta ısrar eden Rus Ortodoks sınıfıdır" (Akt.O.Türkdoğan.agy).(2) | |
Malakanların kimliği konusunda en doğru ve derli toplu bilgi ise Rus yazar İvan Semyonov'un "Kafkasya Malakanları ve Dukhoborları tarihi" adlı yapıtında yer almaktadır. | |
Yazar bize şu bilgileri verir:" Molokanlar...dinsel olarak Greko-Rus kilisesine bağlıdırlar. İçsel inançları itibariyle "Tanrı"nın tahta, taş veya diğer objelerle temsil edilerek ona ibadet edilmesini asla kabul etmemiş olmalarına rağmen tek otorite'nin fikir ve imajına iman etmişlerdir. Bir insanın ruhunda yaşayan güçlü ve kadir-i mutlak bir "tanrı "inancına ibadet ederler. İkon ve haç gibi el yapımı şeylerin "Tanrı olmadığı, onların ancak insanoğlunun abartısı" olduğu inancındadırlar. Bu nedenle de, haç, ikon gibi ibadet materyallerinin varlığı anlamsızıdır. Oluşumu süresince "Molakan doktrini" batı Protestanlığından etkilendi, ancak bu kiliseyi de sebep ve ruhban sınıflarından dolayı reddetti. | |
Bu doktrin 17. yüzyılda
köylüler arasında ve dahası orta sınıfın alt kesimleri ve
tüccarlar arasında Tambov, Voronczh, Saratov, Penza'da ve
Rusya'nın diğer merkezi eyaletlerinde çabucak yaygınlık
kazandı. |
|
Bu "inananları önceleri "İkonoklast"lar olarak adlandırdılar. Daha sonraları bu anlayışın ayrı topluluklarının oluşmasından sonra Molokanlar olarak adlandırıldılar . | |
Bu adın verilme nedeni ise bu topluluk veya "tarikat " Ortodoks kilisesinin oruçlarını kabul etmiyorlardı. Ortodoks öğretisine rağmen oruç zamanlarında da hayvansal gıdaları yedi, süt içtiler..." . Egemen Rus otokrasisi ve Ortodoks kilisesi bu farklı insanlardan hoşlanmadı. Bu topluluk üzerinde her türlü baskı ve zulüm denendi. Rus İmparatorlarından I. Aleksander'in imparatorluk tacı giymesinden sonra Molokanlara yönelik "resmi" uygulamalar değişti. | |
22 temmuz 1805 de imparator tarafından yayınlanan bir manifestoyla diğer tarikatlardan Dukhoborların yanı sıra Molokanlara da hamiyet gösterildi. Onların dinsel inançlarını özgürce yaşamalarına izin verilmiş oldu. | |
I. Nikola zamanında durum ağırlaştı. Bu tarikatların üzerine gidildi, haksız uygulamalara, sürgün ve tutuklamalar tekrar başladı. Molokanların kendi geleneklerine uygun olarak hareket etmeleri, ibadet için bir araya gelmeleri hatta Ortodoks mezhebinden olanlar tarafından çalıştırılmaları, pasaport almaları,...nüfusa kayıtlı oldukları yerlerden ayrılmaları yasaklandı. | |
1830 da ise Molokanların
güney eyaletlerine gitmeleri ve orada yaşamaları da özel
bir
buyrukla yasaklandı. Sadece transkafkasyaya yerleşmelerine
izin
verildi. Bu tarihten sonra Molokanlar ve Ukraynalı
Dukhoborlar ın Rus
Ortodoks "karası"ndan legal ayrılmaları başlamış oldu. |
|
Türkiye ve İran'la hudut olan Tiflis, Erivan, Gence, Şamahı eyaletlerinin topraklarına Molokan ve Dukhobor'ların yerleşimleri Kafkasya'daki kral naibinin kararıyla gerçekleşti. | |
Rus tarikatçıların Transkafkasyada sivil yerleşim birimlerinin oluşturulması 1840 ların başlarında ortaya çıktı."(3) | |
Özellikle Rus ordularının ilerleme yollarının üzerindeki noktalarda Rus yerleşim birimleri oluşturma politikasının bir gereği olarak, Trans Kafkasya yöresine özellikle Rus ordularının ulaşımında kolaylıklar sağlayabilmesi açısından ulaşım yolları üzerinde, Gürcistan'daki Ahıska bölgesinde 8 yeni yerleşim birimi kurulmasının yanında, Ermenistan'ın kuzeybatısında Kars ve Erzurum yörelerinde yerleştirmeler oluşturulduğunu kaydeden yazar devamla; | |
"2. Aleksandr'ın yayınladığı bildiriler buralarda yerleşenlerin inançları ve ekonomik yönden gelişmelerine ve girişimde bulunmalarına yardım eden bir unsur oldu. Bu elverişli ortam nedeniyle kısa sürelerde bu yörelerde çiftlikler oluşturuldu. Toplulukların yaşam düzeyleri gözle görülür bir ölçüde gelişme gösterdi. | |
Bu balayı 19. yüzyılın
sonunda gündeme gelen zorunlu askerlik uygulamasına kadar
sürdü. Malakanlar askerliği insanların zalimliği olarak
tanımlayıp askerlik yapmayı reddettiler. Bu yeniden
Malakan halkının
acı ve sıkıntı çekmesi demekti. Yeniden kaçış başlamıştı.
O dönemde Amerikan toprakları onlar için özgürce
yaşanabilecek topraklardı. Bu Malakanların Kafkas-ardından
Amerika,
Kanada hatta Avustralya'ya göçüne yol açtı. Bir
kısım Ailenin de yüz yıl başlarında Kars ve Doğu Rostov
eyaletinin
Salskii steplerine göçü bu dönemde
gerçekleşmiştir. Bunun nedeniyse toprak azlığıydı.
Çünkü Molakan aileleri 12-15 kişilik nüfuslara
ulaşmaya başlamıştı" demektedir . (I.SEMYONOV.agy) (4) |
|
Burada yine Kars yöresinde yaşamış olan Dukhoborlara da değinmeden geçmeyelim. Aslında, Malakanlarla Dukhoborların tarikatları arasında fazla bir fark yoktur. Bunlar Malakan tarikatının alt gurubu olarak adlandırılabilir ve daha kapalıdırlar. Kendilerini ruh güreşçileri olarak tanımlayan Ukraynalı don kazaklarından oluşan bu mezhep de kilise ve çarın hışmına uğramışlardır. Onların dünya görüşleri yaşam tarzları da Malakanlar gibidir, şiddete karşı çıkan, ikonlara tapınmayı, ibadet etmeyi ve ruhban sınıfı kabul etmeyen, insanca yaşamadan yana, komünal bir yaşamı savunan bir tarikattır. 1895 de çar ve onun askeri servisleri tarafından büyük baskılar uygulanmıştır. | |
Dukhoborların Sibirya'ya sürgüne gönderilen liderleri Peter V. Verigin ile onların sempatizanı ve destekçisi yazar Leo Tolstoy, özgürlük ve insan haklarının yaygınlaşması için önemli mücadeleler vermişlerdir.(5) | |
Kars ve çevresinde
yaşayan Malakan halkının bu bölgeden tasfiyesi iki
büyük göçle olmuştur. Bunlardan ilki 1921
göçüdür ki aşağıda görüleceği
üzere, bu göçten çok, deyim yerindeyse
kaçırtmadır; diğeri de 1962
göçüdür. |
|
Rusya'ya savaş tazminatı olarak verilen Kars, Rusya tarafından imparatorluğun bir parçası kabul edilmiş , 1878 den 1917 ye değin geçen sürede tarihi Kars kentinin hemen yanında, bu günkü garnizon-şehir Kars inşa edilmiş ;bu yöreye özellikle bu kenti çevreyle bağlayan yollar üzerine, Khalkhol, Doukhobor ve Malakan halklarının yerleşmesi sağlanmıştır. | |
Ne var ki 1917 Ekim devrimi
ile
birlikte Rusya'daki Bolşevik yönetim bu yöredeki varlığını
daha fazla sürdürmek istememiştir. Yine de gerek Ekim
devriminden önce, gerekse sonra Malakanlar içerisinde
Bolşevik akım önemli ölçüde yandaş bulmuştur. Bu
durum, yeni Türk kurucu iktidarının hoşuna gitmemiştir.
Rus askeri
varlığının bitmesine karşın yörede yerleşik olarak bulunan
Malakanların siyasal eğilimlerinin savaş karşıtı,
eşitlikçi,
Bolşeviklerden yana olması; Sovyet Rus elçisinin Malakan
Rus
halkına sahip çıkarak onlarla sıkı ilişkiler kurması ve bu
halkın gerek Sovyet Rusya, gerekse Türkiye Komünist
Partisi'ne yakın ilgi göstermesi, dahası bu ilgisinin
giderek
somut desteğe dönüşerek, Bolşevizm ve Sovyet yanlısı
gösterilere dönüşmesi, genç Türkiye
hükümetini ve askeri şefleri rahatsız etmiş; ciddi bir
biçimde bu konu üzerinde kafa yormaya sevk etmiştir. |
|
Türkiye'den ilk kopuş | |
Malakanlar içerisindeki Bolşevik eğilimlerine ve etkilerine ve onların Türkiye'den sürülmelerine ilişkin yegane kaynak, Kâzım Karabekir'in aktardıklarıdır. | |
Bu konuda şunları söylemektedir: | |
İki büyük Malakan
göçü |
|
"21 de Rus sefiri Medivani
veda
ziyaretine geldi. Yarın trenle Erzurum 'a hareket edecek,
oradan
otomobil ile Ankara'ya. Medivani Kars 'ta bulunduğu 24 gün
kadar
misafirliğinde boş durmadı. Civar Malakan köylerinde gizli
Bolşevik teşkilatı yaptı, Mustafa Suphi'nin heyetini idare
etti, yola
çıkardı. Bir sefirin Kars 'ta bu kadar müddet oturması ve
civar köylerde dolaşması pek ayıp ve pek kaba bir
hareketti. Kendi
hallerinde çalışkan bir kavim olan Malakanları ifsad
etmesi
onların felaketine sebep oldu. Bu hakiki müstahsil
sınıfın,
zeriyat ve hayvancılıkta en ileri gitmiş bu cemaatin
yerlerinde
kalmasında ve daha iyisi Anadolu dahiline olmak üzere
alınmasında
fayda vardı, fakat Medivani'nin ifadesile köylerde kızıl
bayraklar, nümayişler daha Medivani varken başladı. Ben
Medivani'nin nazarı dikkatini celbederek Türk milletinin
istiklalini kurtarmak için bütün emperyalist
kuvvetlerle boğuşurken içimizden bizi devirmek isteyenleri
de
düşman addile tedbirler almaktan çekinmeyeceğini
anlatmıştım. Vaziyeti Ankara Hükümetine lazımı gibi
bildirdim
ve artık memleketimizde Bolşevik nüfuz ve unsuru olan
Malakanların
bir müddet sonra hudut haricine çıkarılması ve yerlerine
Türk muhacirleri alınması takarrür etti" (6) diyerek, yeni
düzen için tehlikeli bulduğu Malakan topluluğunun sınırlar
ötesine çıkartılması için harekete
geçildiğini vurgulamıştır. Sonraki gelişmeler göstermiştir
ki bu sorunun çözümü Malakanların can damarı olan
askerlik sorununa yüklenmekte bulunulmuştur . |
|
Sınırlar içerisinde kalan tüm Malakanların, 20 ocak 1921 tarihine değin Türkiye yi terk etmediği taktirde askere alınacağını mecliste karar altına aldırılmış ;bunun üzerine Malakanlar kitleler halinde anayurtları Sovyet Rusya topraklarına dönmüşlerdir. Malakanlara; onların Bolşevik etkisinde kalmalarına ve Türkiye'den uzaklaştırılmalarına ilişkin olarak Kâzım Karabekir anılarında şunları söyler; | |
"Malakanlar Ruslar
zamanında
dahi askerliğe gitmezlermiş , erkekleri hep sakallı.
Umumiyetle iri
vücutlu , canlı kanlı , sıhhat numunesi insanlar. Elbise
ve
vücutları temiz. Hayvanları kadana, arabaları çok eşya
alır,dört tekerlekli , büyük ve sağlam. Ziraat, ekme,
biçme aletleri hep son sistem, yalnız kuvvei ceriye
beygirdir.
Kan dökmek en büyük günah imiş, harpte dahi olsa.
Ben onları yalnız nakliyede kullanıyordum. Buna dahi
itiraz
ediyorlardı. Karsın her tarafında şoseler boyunca uzanan
bu
köylüler teşvikatla Bolşevik teşkilatına başlayarak
bugün gösterdikleri samimi hayatlarını bozmaya da
başlamışlardı."(7) Kâzım KARABEKİRin değindiği,
Malakanların
sahip oldukları araçları sadece askeri malzemenin naklinde
kullanmaya bile tepki gösterdikleri hususu oldukça
önemlidir.Gerek malakan halkının savaşa , kan dökmeye
sıcak
bakmayışı, gerekse sahip oldukları Bolşevik düşünceler
yöneticileri kaygılandırıyordu. |
|
Yeni cumhuriyet yöneticileri ve askeri şefleri Rusların Türkiye topraklarındaki Malakanları Türkiyede Bolşevik hareketi güçlendirmek için kullanacağı ve yeni iktidarı güçsüz kılacağını düşünmekteydi. Bu durum da kazım KARABEKİRin yapıtında şöyle geçmektedir . | |
, "Ruslar (ın) bizi.......Kars ve havalisindeki Malakanlara bazı ufak tefek harekat yaptırarak bu harekatı Bolşevik cereyanı şeklinde göstererek himaye etmek ....suretile izaleye çalışacakları...(8) | |
Genç cumhuriyetin
yöneticilerinin ve askeri şeflerinin malakanlara karşı bu
tutumu
giderek boyutlanıyordu. Öyle ki bu konu Sovyet Rusya ile
yapılan
görüşmelere bile yansıyordu. |
|
"Kars konferansı esnasında Ganyeski pek haşin ve kabalık gösteriyordu. Hatta bir gün 10 teşrinevvel'de basit bir meselede(Türk köylerinden isteyenlerin gelmesine mukabil Malakan köylüleri göndereceğimizi) söylediğim zaman :Bu hakarettir, umuru dahiliyemize müdahaledir , bu teklif geri alınmalıdır , gibi kavgaya kalktı."(9) | |
Elbette her iki ülkenin yetkilerinin karşılıklı görüşmelerinin de, Malakanların her iki ülkenin yetkililerine baş vurmalarının da hiç bir yararı olmuyordu. Çünkü askeri ve siyasi yöneticilerin kafalarındaki hedef oldukça netti: Malakanlar neye mal olursa olsun gitmeliydiler .Böyle bir şeyi sağlamanın en zahmetsiz, en kırıp dökmeden elde etmenin yolu da Malakanları kendi silahlarıyla, kendi inanışları ile vurmaktı. | |
Sonunda çözüm bulunmuştu.Malakanlar askere alınacaktı. | |
Elbette bir savaşın
içinde olan bir yönetimin yapacağı şeylerin başında bir
genel seferberlik, eli silah tutan bütün erkekleri silah
altına almaktan başkaca da bir yol yoktu. Böyle bir
durumda
hiçbir devlet yöneticisinin bir kısım halkın dinsel
inanışları veya vicdani telakkileri gereği savaşa karşı
olmasına
saygılı olabileceğini düşünmek oldukça zor . Hem
kurtuluş savaşı için gerekli olan askeri güç
için genel ve zorunlu askerlik
yükümlülüğü, hem de Malakan halkının genel
siyasal eğiliminin-Bolşevizm- genç devlet için tehlikeli
görülmesi nedeniyle bu yolda ısrarlı olunmuştur. |
|
Ve son nokta: | |
"Malakanların en nihayet 20 kânunusaniye kadar memleketimizden çıkmadıkları halde katiyen askere alınacakları hakkında Ankara'dan emir geldi. Kars Rus Sovyet konsolosu Norman ziyaretime geldi. Malakanların askere alınması halinde Rusya'daki Türk tebaasının da askere alınacağını söyledi. Cevaben hükümetimiz 20 kânunusaniye kadar müddet temdid etmiştir , bundan sonra gitmezlerse askere alınacaklardır, artık bence yapılacak bir şey olmadığını söyledim ."(10) | |
Yaşanan bu gelişmeler, başta Rus otokrasisinin kapsayıcı askerlik dayatmasına karşı çıkmak olmak üzere bin bir türlü baskıya göğüs gererek binlerce kilometre uzaktaki bu yere, Kars'a göç eden Malakanlar için kötü bir sürpriz olmuştu. Tarih tekerür ediyordu. Onların Kars'a geliş nedenleri, gidişlerin de nedeni olmuştu. Geride çok az bir gurup bırakarak büyük çoğunluğu anayurda geri dönmek zorunda kalmışlardı. | |
Bunları sonradan peyderpey giden kimi Malakan aileleri izlemiştir . Malakanlar kendilerine ait taşınmazları Türklere satmış, bu taşınmazların tapuya kaydı, 12.11932 tarihli "Malaganlardan Noterlikten Musaddak Senetle Satın Alınan Gayrımenkullerin Tapuya Tescili Hakkındaki Kanun " la mümkün olmuştur. | |
Zorunlu askerliği kabul
ederek
Türkiye'de kalmaya, Türkiye vatandaşı olmaya karar veren
Malakan topluluğu ise 1962 yılına gelindiğinde bu kez
siyasal olmayan
nedenlerle Türkiye'den ayrılmak durumunda kalmışlardır
.Siyasal
olmayan ama o ölçüde de yaşamsal olan bu sorun, bir
yaşam felsefesi olan Malakanizmin giderek saflığını
yitirmesi, dış
etkilenimlere açık hale gelmesi ve yozlaşması korkusu -ki
aynı
korku nedeniyle ABD de yaşayan Malakanlar da Yeni
Zellanda'ya
göç etmeye karar vermişlerdir.(akt. O.Türkdoğan .
agy)- ve Malakan erkeklerinin evlenemeyişleriydi.
Malakanlar, evlenme
çağı gelmiş kızlarını, Kafkasya'dan getirilerek köylerine
yerleştirilen Terekeme'lere vererek onlarla akrabalık
kuruyor, ancak
genç , bekâr Malakan erkekleri, diğer toplulukların
kendilerine kız vermemesi ve dokuz göbeğe evlenme yasağı
nedeniyle
evlilik yapamıyorlardı. Çözüm, göçtü. |
|
1962 yılında son kalan 1500'ü aşkın Malakan, Anavatan'a , Sovyetler Birliği'ne göçerken arkalarında , Türklerle evlendirdikleri kızlarını, torunlarını, ortak kullandıkları mezarlıklarını , ölülerini, geçmişlerini, bütün mal varlıklarını bırakarak; üstelik de bir çoğu tekrar geri dönecekleri umuduyla, satmayıp ödünç bırakarak ayrılıp gittiler . | |
Arkalarında bıraktıkları en büyük miras, sıcak dostlukları, iyilik ve barışseverlikleri oldu. | |
Mart-2002 |
|
Dip notlar:
|
|
Yayınlandığı yerler: Çağdaş Kars gazetesi (Günlük) Berfin Bahar dergisi (aylık) |
|
Spiritual Christians in Turkey |