|
||||
|
||||
Kars Belediyesi
ve
Ankara Sinema Derneği tarafından düzenlenen,
Uluslararası Altın Kaz Film Yarışması ve 13. Avrupa Filmleri
Gezici
Festivali programları kapsamında olan Karsta Sinema
Konuşalım
bölümü, festivalin son gününde Ankara,
Diyarbakır ve Gürcistanın
Başkenti Tiflisten gelen yapımcıların Karsta filme
çektikleri
Belge
Seyir isimli belgesel nitelikte kısa filmler, Kars Sanat
Merkezinde
festival etkinliği olarak gösterime sunuldu. |
The short
documentary films, among those in "Docu-travel", shot in
Kars by
producers from the capital of Georgia, Tbilisi, and from
Ankara and
Diyarbakir, were shown at festival at the Kars Art Center on
the last
day of the festival during the segment called "Let's Talk
Cinema in
Kars" which was organized by the Municipality of Kars, the
Ankara
Cinema Association, the International Golden Goose Film
Competition, and
the 13th European Film
Festival on Wheels. |
|||
Bilkent Üniversitesi
İletişim Tasarım Bölümü Araştırma Görevlisi Belge
Seyir Projesinin teknik koordinatörü Koray Löker Kısa
filmler konusunda şunları söyledi. Bu proje, Ankarada Gazi
ve
Bilkent Üniversitesi, Diyarbakır Sinema Derneği Kulübü
üyeleri ve Gürcistanda ki Shota Rustavelli Devlet Tiyatro
ve
Sinema Üniversitesinden bir grup öğrenci Karsta buluşarak,
Karsa dair izlenimlerini ve Karsın çok
kültürlülüğünü filme almayı
amaçlayan ve dört günlük bir süreçte
Karsı kendi gözleri ile gözlemleyen ve daha önce
tanımladıkları Karsı kendi gözlerinden nasıl
değerlendirdiklerini
ve burayı tanımakla ilgili serüvenlerini çektikleri
filmlerde nasıl anlatabileceklerini ortaya koydular." didi. |
The technical coordinator of
the Documentary [Belge Seyir] Project, Koray Loker, who
is a
researcher in the Communication Design Department, Bilkent
University,
said the following about the short films: "For four days in Kars,
students
from Gazi and Bilkent Universities in Ankara, Shota
Rustavelli State
Theater and Cinema University in Georgia, met with members
of the
Diyarbakir Cinema Association Club. They assembled their
own
impressions of Kars, how they see Kars form their own
eyes, the
multi-culturalism of Kars, and how they can express their
adventures in
Kars in future films that they will make.
|
|||
Çekilen kısa filmler, Kars sokaklarında geçerken ilimizin balı, kaşarı, etnik zenginliği, kilisemi ve camimi kargaşası ve Merkez Çakmak köyü ve Mahallesi Çalgavurda 1960 yıllara kadar Karsta yaşamış olan Malakanları konu edinen Misafir adlı film de gösterildi. | Among the short films that were made and shown, was one called "Misafir [The Guest]" which takes place on the busy streets of Kars. Its subject is the Molokans who lived in Kars province up to the 1960s in the village of Merkez Chakmak and the Neighborhood of Chalgavur [4 miles (6 km) northwest of Kars]. Among the daily life topics covered in our city of Kars are honey, sheep milk aged cheese [kashan], ethnic richness, churches and mosques. [In 2008 an award-winning documentary film "The Fading Color of Kars: Molokans" was released.] | |||
Neden Malkanlar diye sorduğumuzda ise, filmin yapımcılarından Diyarbakır Sinema Kulübünden Kemal Yıldızhan ise, Proje kapsamında Malakanlar ile ilgili bir küçük belgesel çektik. Çünkü Malakanların savaş karşıtı ve barışçıl yanları ile birlikte bir zamanlar Karsın demografik yapısının bir parçası olmaları nedeninden yola çıkarak, Rukiye (Uguya) ve Sona Teyze gibi yarı malakanların kalması aslında kültürel bir zenginliken aynı zamanda da bir eksiklik olduğunu hissettik. Ve malakanları tanıtmak istedik. | When asked why a film about
the
Molokans, one of the producers of the film, Kemel Yildishan,
Diyarbakr
Cinema Association, said: "Within the boundaries of
this
project, we shot a small documentary about the Molokans
because we felt
that something was missing. The Molokans, with
peace-loving and
antiwar characteristics, were part of the important
demographic
landscape of Kars at one point [in time]. Half-Molokans
such as [Aunt]
Rukiye (Uguya) and Aunt Sona [Sonia] are still there which
contributes
to cultural richness of Kars. So we wanted to get to know
the Molokans.
|
|||
Karsın demografik yapısı çok ilginç burada birçok topluluk geçmişte ve günümüzde de birlikte yaşıyor. Bu bir zenginliktir. Bunların yok olmaması gerekmektedir. Dedi. |
"The demographic make up of
Kars
is very interesting. Many communities in the past and
today, lived
together here. This is a cultural richness that should not
be lost [go
extinct]."
|
|||
75 yaşında malakanları oynayan Rukiye (Urguya) Teyze filmin çekim ve izlenmesi anındaki duygularını ise şöyle dile getirdi. Benim babam Türk, annem ise malakandır. Annemi ve annemin geçliğini hatırladım. Annem ayağı yalın çapa elinde ve işte gardaşım Keleş o günleri birlikte yaşadık, ömrümüzün yarısı onlarla birlikte geçti. Tonlarca patates ekerdik. Annem Anna, yaba, dirgen, tırmık ile tarlalarda babama yardım ederdi. Derdi ki erkek ele geçmez yorulmasın, yıpranmasın babamda anamı çok severdi. İşte yanımda Keleş gardaş biz o günleri birlikte yaşadık ben kendini emiden dayıdan çok severim | Aunt Rukiye (Urguya), a
75-year-old Molokan expressed her emotions during the
shooting and the
showing of the film, as such: "My father is Turkish and my
mother is Molokan. I remembered my mother in her youth. My
mother was
barefoot with hoe [shapa] in hand, and so like that
was my brother
Kelesh. We lived those days together. Half of our lives
were spent with
them. we used to plant tones of potatos. My mother Anna
with a wooden
pitchfork [yaba], pitchfork [dirgen],
rake [tarmik] used
to help my father in the field. She used to say men are
hard to come
by, so let's not wear them out. My mother and father
loved loved each
other very much. With bother Kelesh, we lived those days
together I
like him more than an uncle.
|
|||
Annem o zaman traktör
yoktu. Tığ dediğimiz makinesi ve döğen makinesı vardı. At ve
öküz ile döven yapardı. İki harmanı karıştırırdı annem.
İki ile üç adamın yaptığı harman işini annem Anna tekbaşına
yapardı. İşte bende öğle bir kadının kızıyım , çalışkanım.
Rızık erken dağılır insanların başına. Bende her zaman
çocuklarıma ve torunlarıma hep derim. Erken kalkın. Çok
affedersiniz Yatan öküzün başına kalkan
öküz pisler Bu bir malakan atasözüsür. Bu
nedenle çocuklarım ve torunlarım köyde biraz geç
kalkarlarsa hersimden patlarım. Onlara derim ki yorganınıza
göre
ayak uzatın. Çalışın, ayakta durun. Çünkü her
şeyi hükümetten ve ondan bundan beklemekle olmaz.
Bütün herkes ve Türkiye öğle olmalı ki eşit
olarak birlik beraberlik olsun.dedi. |
"My mother ... in those days
there was no tractor. A plow. She used a (wooden)
threshing
sled (with flint blades set in the bottom)
[döven]
pulled by horse and oxen. She combined the threshing and
alone could do
the threshing [harman] of two to three men.
So I am the daughter
of such a women. I am hard-working. She alwasy told her
children and
grand children to get up early to earn
their daily bread.
This is a Molokan proverb: 'The ox that is laying down
will get pissed
on by the oxen standing.' That's why I explode in anger
if my children
and grand-children in the village get up a little late.
Another
proverb: 'Work hard and stand up'. You can't expect
everything to come
from the government or from others. Everybody in Turkey
would be like
that, so there'll be equality, unity and togetherness.
|
|||
Ömrünün yarısını malakanlar ile birlikte yaşayan 87 yıllık çınar Keleş Emi ise malkanları anarak duygulandı ve göz yaşlarını tutamayarak Onlar ile birlikte doğduk ve 1961 yılına kadar birlikte yaşadık. Onlar gibi insanlar hiç varımıydı. Hırsızlık, haksızlık nedir bilmezlerdi. Bize çok şeyi onlar öğrettiler. Bizlerden daha da müslümandılar. Bizler onların mezarlarına bile sahip olamadık. Dedi. | 87-year old Keles Emi, who
lived
with Spiritual Christians "We were born with them and
lived
together with them until the year 1961. Was there any
other people like
them? They didn't know what thievery (robbery) or
unfairness was.
They were the ones who taught us many things. They were
even more
"muslim" than we are! And we, we failed to even take care
of their
graves [cemetery]".
|
|||
Filme konu olan Malakanlar perdeye şu şekilde yansıtılmış. | The Spiritual
Christians |
|||
Kendiside yarı malakan olan
yani, annesi malakan olan Araştırmacı Yazar
Vedat Akçayöz filme katkı sunmuş ve aynı zamanda rol almış
ayrıca
kaynak kişide olmuş. Film, Vedat Akçayözün
malakanları tanımlayan
sinema perdesine yansıyan dizeleri ile başlıyor. |
Researcher, author Vedat
Akcayoz, who is half-Prygun |
|||
" Ölmüş
hayvanlardan sabun yaparlardı... Domuz, tavşan ve pullu balık yemezlerdi Hep sakallı idiler Paskalyada süt içerlerdi Dinsel olarak Greko - Rus kilisesine bağlı idiler İçsel inançları itibari ile kesinlikle ritüelden uzaktılar İkon ve haç gibi nesnelerle Tanrının temsil edilmesini kabul etmezlerdi Bir insanın ruhunda yaşayan güçlü ve kadir-i mutlak bir Tanrı inancına ibadet ederlerdi Tanrı ile kendi aralardın da asla aracı koymazlardı " |
|
|||
Diye başlıyor. Daha sonra ise, perdeye malakanlara ait o döneme ait gerçek fotoğraflar yansıyor. Daha sora ise Urguya Mama, Çakmak Köyünde bulunan malakan mezarlarının başına geliyor, ve malakanca dua ve ilahi okuyor. Daha sonra Karsa geliyor. Gerçektende Rusyadan gelen ve o dönem Karstan ayrıldıklarında ilkokul da olan akrabaları ile evinde sohbet ediyor. Daha sonra eşi Hüseyin Ağkoç ile ilgili hatıralarını anlatıyor. Çalgavur Köyündeki yaşamından ve köyün çehresinden kesitler gösteriliyor. Tavukları yemlemesi, inek sağıp peynir yapmayı ve preslemeyi, tezek ile soba yakmayı, gündemi kapsayan savaş ve ölüm haberlerini televiyondan izlemesi, köyden görüntlüler eşliğinde ve o dönem insanlardan kalan meyve ağaçları arasındaki görüntüler. Ve kısa film annesi Annanın fotoğrafı ile son buluyor. | After these introductory
words,
real photos of Spiritual Christians
|
|||
Sonuç olarak Malakanlar kim di? | In conclusion, who were the Spiritual
Christians |
|||
Karsın Ruslar tarafından
1877
yıllarında, iki yıl süren işgalleri sonucunda, Beyaz Rus
Kökenli bir etnik halk olan Malakanlar, o dönemdeki Rus
Militaristler tarafından Karsın Arpaçaya bağlı Atçılar,
Eski adı Zöhrab olan Yalınçayır, Çakmak
Köyü ve Çalgavur Mahallesine yerleştirilmişlerdir.
Bir Asra yakın bu köylülerle birlikte yaşam
sürdükten sonra 1961li yıllarda istemeyerekte olsa
özellikle savaş karşıtı olmaları ve günümüzde de
olduğu gibi yabancı düşmanlığı ve azınlık ruhu yaşatıldığı
için, sonuçta kendi kararlarıyla Amerika, Rusya ve
Avusturalyaya göç etmek zorunda kalmışlardır. |
Spiritual
Christians |
|||
Kars ilimizin bu üç
köyünde yaşayan bu insanlar, yöre halkına
değirmencilik, peynircilik ve tarımsal alanda da önemli
yenilikler
getirerek, adlarını unutturmamışlardır. Osmanlı arşiv
belgelerinde
bile, Ermeni zulmüne maruz kalmalarına rağmen, yerli halkla
uyumlu
ve
barışçıl bir yaşam tarzını sürdürdüklerine tanık
olmaktayız. |
Spiritual
Christians |
|||
Big thanks to Odil Tunali-Payton for
translation. |
||||
|
||||
Spiritual
Christians in Turkey Spiritual Christians Around the World |